Vicdanı olan herkesin yüreğinin dağlayan haber Sakarya Kaynarca’dan geldi.
Suriye uyruklu 20 yaşında 9 aylık hamile Emani er Rahmun ve 10 aylık bebeği eşinin iş arkadaşları tarafından kaçırıldı.
Ormanlık alana götürülen kadın, tecavüze uğradıktan sonra bebeği ile birlikte başları taşla ezilerek öldürüldü. Olayla ilgili yakalanan 2 alçak suçlarını itiraf etti.
Soruşturmanın sağlıklı bir şekilde yürümesi ve katillerin hak ettikleri cezaları almalarının sağlanması için Sakarya'dan başka bir şehirdeki yüksek güvenlikli bir cezaevine nakledildiler.
Katillerin ağız birliği yaparak ortak ifade vermelerinin engellemesi için de birbirinden ayrı olarak tek kişilik hücrelere yerleştirildi. Hem birbirleriyle hem de cezaevindeki diğer tutuklu ve hükümlülerle irtibatları kesildi.
Buraya kadar anlatılanlar; Allah korkusu olmayan şeref ve namus yoksunu, kanları ve sütleri bozuk iki alçağın ülkemizde misafir olarak bulunan bir yabancı kadına yönelik şeytanı bile kıskandıracak nitelikteki vahşetlerinden ibaret.
Ama olayın bazı basın yayın organlarında veriliş biçimi ise işlenen vahşetten çok daha utanç verici.
Söz gelimi DHA, haberi şu cümleleri kullanarak aktardı.
"Birol K. ve Cemal B'nin Halid Al-Rahmun ile aynı tavuk kesimhanesinde çalıştıkları, birkaç gün önce aralarında kimin daha fazla çalıştığı konusunda tartışma çıktığı, ancak öldürülen Suriyeli kadının güzelliği ile dikkat çektiği, komşusu olan Birol K'nın bu nedenle olayı gerçekleştirmiş olabileceği öğrenildi."
Kim nereden öğrendi ?..
Birol K. denilen alçağın yanında mıydınız?..
Birol denilen alçağın cinayeti ve tecavüzü hangi hislerle gerçekleştirdiğini nasıl bu kadar yakından biliyorsunuz.
En basit gazetecilik kurallarının bile tarumar edildiği bu habercilik anlayışı cezayı hak etmektedir.
Elinizi vicdanınıza koyup söyleyin.
Hem tecavüz hem cinayetin gerçekleştiği böylesine utanç verici bir olay bu ifadelerle mi haberleştirilir?..
Ne demek “Suriyeli kadının güzelliği ile dikkat çektiği”
Kadın hem güzel ve hem de Suriyeli olunca son zamanlarda yerleştirilmeye çalışılan algıya uygun bir şekilde tecavüzü hak etmiş mi oluyor.?
Bu kafa neyin kafasıdır bilemiyorum ama sağlıklı bir kafa olmadığı açıktır.
Herkes (varsa) aklını başına toplamalıdır.
Bu şekilde önyargıyla ve sorumsuzca yapılan haberler kendilerince güzel buldukları kadınlara cinsel saldırıda bulunacak öküzlere yol göstermek olmuyor mu?.
Ülkemizde günlerce gündemden düşmeyen şortlu kıza tekme atan da başörtülü kızın başörtüsü almaya çalışarak hakaret eden de öküzdür.
Kimse; bir başkasının giyim ve hayat tarzına karışamaz/karışmamalıdır.
Giyim tarzına müdahale bile -çok yerinde ve haklı olarak- tepkilere neden olurken büyük olduğunu iddia eden bir Ajansın cinayet ve tecavüz kurbanı Emani Er Rahmun’un güzelliğini olayın nedeni olarak ifade etmesi sıradan bir sorumsuzluk ve özensizlikle geçiştirilemez.
Sorumsuzluk, özensizlik, saygısızlık, çifte standart… evet.
Ama bilinçaltına yerleşmiş/yerleştirilmiş; göçmenlere yönelik aşağılama ve ötekileştirmenin de pervasızca ortaya döküldüğünü görüyoruz.
Birkaç istisna dışında bu olayla ilgili olarak kadın örgütlerinden de ses çıkmadı.
Bu alçaklık en ağır tepkiyi gerektirmesine rağmen nerede kadın örgütleri?..
En azından şortlu kıza atılan tekmeye gösterilen (haklı ve doğru) hassasiyet gösterilemez miydi?..
Üzerlerine vazife olmayan konularda açıklama yapan, bildiri dağıtan, tepki gösterenler bu olayda üzerlerine ölü toprağı serpilmiş gibiler.
Kadın göçmen olunca evinden kaçırılmayı, tecavüzü ve ölümü hak mı ediyor?.
Yakın geçmişte yaşanan birçok vahşi tecavüz olayı karşısında olması gereken duyarlılığı göstererek haklı şekilde “amasız” ve “fakatsız” biçimde mağdurun yanında yer alan medyanın, söz konusu Suriyeli mülteciler olunca ayrımcı bir bakış ve cinsiyetçi bir dil kullandığı gözden kaçmıyor.
Emani Er Rahmun’un eşi olaydan sonra Emniyet yetkililerinden eşinin trafik kazasında öldüğünün açıklanması tecavüze uğradığından bahsedilmemesini istemiş.
Ama bazı medya organları hiç utanmadan kadının güzelliğini ve Suriyeli göçmen olmasını ön plana çıkartarak cinayet ve tecavüzü (kasıtları bu olmasa da) masumlaştırmaya çalışıyorlar.
Allah korusun kendi yakınlarının başına böyle bir iş gelse yine aynı şekilde davranırlar mı?..
Bu sorumsuzluk en az tecavüz ve cinayet kadar utanç vericidir.
Bu arada bazı medya organlarında günlerdir göçmenlere yönelik kötüleme, aşağılama ve sosyal medya denilen kanalizasyon hattından pompalan nefretin de bu vahşet te payının bulunduğu unutulmamalıdır.
Münasip bir yerlerine kına yakabilirler.
Tecavüzcü katillere “Yav kadın da çok güzelmiş be” desteği Emani Er Rahmun’un ruhunu çok daha fazla incitmiştir.
10/07 tarihli Karar Gazetesinde yer alan haberde, katillerden Birol K.'nın 2009'da bir engelli kıza tecavüzden yargılandığı, 8 yıl önceki davada 11 yıl hapis cezası aldığı, temyize gidince tutuksuz yargılanmak üzere serbest kaldığı ve sonuçlanmayan davadan dolayı serbestçe dolaşmaya devam ettiği ve Sakarya'daki vahşete imza attığı belirtiliyor.
Geç yürüyen bir adalet mekanizmasının caydırıcılık özelliğini kaybetmesi ne yazık ki suçluların iştahını kabartıyor.
Buna sorumsuz medyanın ötekileştirici, aşağılayıcı ve ayırımcı dili de eklenince sonuç ne yazık ki altından kalkılamayacak kadar utanç verici oluyor.
XXX
ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyon, Suriye'nin Rakka ilinin Akrişi beldesinde terör örgütü PKK/PYD'ye ait mevzilerini vurması sonucunda yaklaşık 40 terörist ölmüş çok sayıda terörist te yaralanmış.
Beter olsunlar..
Onlar istedikleri kadar yanlışlıkla desin.
Tüm uyarılara rağmen PYD’ye silah ve mühimmat vererek Türkiye’ye açık düşmanlık eden ABD’nin bu tür yanlışları (!) ilk kez olmuyor.
İnşallah son da olmayacak.
Allah sayılarını arttırsın.
Onların “yanlışlıkla” dediklerine biz Allah’ın adaleti diyoruz.
XXX
10.07.2017 tarihli basında yer alan haberlere göre; Almanya’ın Hamburg kentinde G20 zirvesi sona ermesine rağmen PKK’nın başını çektiği terör grupları kentin sokaklarını yangın yerine çevirmişler.
Ellerine geçirdikleri malzemelerle cadde ve meydanlarda barikat kuran göstericiler araçları ateşe vererek şehrin altını üstüne getirmişler..
Bazı davetlilerin eşleri şiddet olayları nedeni ile otel odalarında kapalı kalıp sokağa çıkamamışlar.
Ülkemizdeki yerli uzantılarıyla birlikte tezgahladıkları kirli olaylarda ölü ve yaralılarla ilgili sosyal medyada hayali rakamlar vererek toplumda infial yaratmaya çalışan Almanlar 476 polisin yaralandığını, 411 kişinin göz altına alındığını ve 37 kişinin de tutuklandığının açıklamalarına rağmen sivil yaralılar hakkında bilgi vermemişler.
Besledikleri kargaların gözlerini oymaları kaçınılmaz.
Daha bunlar iyi günleri..
Terör ve teröriste böylesine açık destek veren bir ülke bu yaşadıklarını fazlasıyla hak ediyor.
Belki bu olaylar sayesinde empati yapmayı öğrenebilir ve kendilerine “biz nerede yanlış yapıyoruz” sorusunu sorabilirler.
Yanlışın neresinden dönülürse kardır.